Bu zamana kadar bana zincir e-posta gönderen tüm dost ve arkadaşlarıma teşekkürü bir borç bilirim;
Sayelerinde tuvalet temizlemekte kullanıldığı öğrendiğim kolayı içemez oldum.
Aids virüsü taşıyan iğnelerkıçıma batar korkusuyla sinemaya gidemez oldum.
Deodorantlar kanser yapıyor diye sayelerinde artık bir domuz gibi kokmaya başladım. (sabunlu bezle arada silinsen)
Telefon hattımı kullanıp bana borç takarlar korkusuyla telefonlara da cevap vermiyorum.
İçinden fare ya da fare zehiri çıkar diye hiçbir kutu içeceği içmiyorum.
Çok sevdiğim içkime ilaç koyup beni uyuturlar, organlarımı çalarlar ve buz dolu bir küvetin içinde uyanırım diye bana yaklaşanları da tersliyorum.
Neyim var neyim yoksa satıp hastanede yatan ve büyük ihtimalle ölmek üzere olan çocuklara yatırmayı düşünüyorum.
Mail listesine katılırsam alacağım söylenen para, bilgisayar, cep telefonuya da gezileri beklemekten de evden dışarı çıkamaz oldum.
Tuz Gölü'ne Konya'nın katkılarından dolayı yemeklerim tuzsuz tatsız.
Msn paralı olacak; Adam yeşerecek mi, sararacak mı beklemekten de gına geldi.
Excel hala ne zaman emekli olacağımızı da bildirmedi.
Bir maili forward etmedim, başıma ne belalar gelecek diye korkuyla beklemekten ruh sağlığımı da kaybettim.
Multipl skleroz olunuyormuş diye diyet ürünleri düşmanıma bile tavsiye etmiyorum.
Yerli malı kullanacağım derken marketlerde barkodu 869 ile başlayan ürünleri aramaktan da gözlerimin biraz daha bozulduğunu farkettim.
Sevgili dost ve arkadaşlarımdan gelen;
'lütfenokuyunuz', 'çok önemli', 'aman virüse dikkat', 'bilmem kim paradağıtıyor', 'en az beş kişiye yolla', 'inanmadım ama doğruymuş','kişiliğini test et', 'tıkla para yolla, tıkla yardım et', 'bilmemkimseni gözetliyor', 'bilmem kime mail at, haddini bildir', 'onu yeme bunuye' şeklinde başlayan kerameti kendinden menkul, nev'i şahsına münhasır bu mailler sayesinde hep beraber 'kafayı çizme'ye ne kadar yakınolduğumuzu da gözlemlemiş oldum.
Sayelerinde tuvalet temizlemekte kullanıldığı öğrendiğim kolayı içemez oldum.
Aids virüsü taşıyan iğnelerkıçıma batar korkusuyla sinemaya gidemez oldum.
Deodorantlar kanser yapıyor diye sayelerinde artık bir domuz gibi kokmaya başladım. (sabunlu bezle arada silinsen)
Telefon hattımı kullanıp bana borç takarlar korkusuyla telefonlara da cevap vermiyorum.
İçinden fare ya da fare zehiri çıkar diye hiçbir kutu içeceği içmiyorum.
Çok sevdiğim içkime ilaç koyup beni uyuturlar, organlarımı çalarlar ve buz dolu bir küvetin içinde uyanırım diye bana yaklaşanları da tersliyorum.
Neyim var neyim yoksa satıp hastanede yatan ve büyük ihtimalle ölmek üzere olan çocuklara yatırmayı düşünüyorum.
Mail listesine katılırsam alacağım söylenen para, bilgisayar, cep telefonuya da gezileri beklemekten de evden dışarı çıkamaz oldum.
Tuz Gölü'ne Konya'nın katkılarından dolayı yemeklerim tuzsuz tatsız.
Msn paralı olacak; Adam yeşerecek mi, sararacak mı beklemekten de gına geldi.
Excel hala ne zaman emekli olacağımızı da bildirmedi.
Bir maili forward etmedim, başıma ne belalar gelecek diye korkuyla beklemekten ruh sağlığımı da kaybettim.
Multipl skleroz olunuyormuş diye diyet ürünleri düşmanıma bile tavsiye etmiyorum.
Yerli malı kullanacağım derken marketlerde barkodu 869 ile başlayan ürünleri aramaktan da gözlerimin biraz daha bozulduğunu farkettim.
Sevgili dost ve arkadaşlarımdan gelen;
'lütfenokuyunuz', 'çok önemli', 'aman virüse dikkat', 'bilmem kim paradağıtıyor', 'en az beş kişiye yolla', 'inanmadım ama doğruymuş','kişiliğini test et', 'tıkla para yolla, tıkla yardım et', 'bilmemkimseni gözetliyor', 'bilmem kime mail at, haddini bildir', 'onu yeme bunuye' şeklinde başlayan kerameti kendinden menkul, nev'i şahsına münhasır bu mailler sayesinde hep beraber 'kafayı çizme'ye ne kadar yakınolduğumuzu da gözlemlemiş oldum.