Varlık Felsefesi nedir ?
Antikçağ Yunan felsefesinin ilk sorunları, ilk madde nedir?, evren nasıl oluşmuştur.
Bu varlık felsefesinin alanıdır, aynı zamanda da felsefenin başlangıcıdır.
Heraklitos(M,Ö 540-480) evreni akan bir süreç olarak değerlendirir. İlk madde de sudur der. Her şey sudan oluşmuştur ve akar sonucuna varır.”Her şey su gibi akmakta benim buna aklım şaşmakta “ deyişi de filozofa aittir.
Peşinden gelen filozoflardan ilk madde için ateş, hava ve benzerlerini söyleyenler olmuştur.
Sonuç olarak kainatın varlığının ilk çıkış ve oluş sebebini araştırmaya varlık felsefesi denir.
Varlık felsefesine mitolojik, dinsel, bilimsel ve felsefi olarak yaklaşılabilir.
VARLIK FELSEFESİNE DİNSEL YAKLAŞIM.
VARLIKLAR NİÇİN VAR?
Bu âlemin yaratılışında iki tür gaye ve hikmet var ki, biri Allaha, diğeri şuurlu varlıklara bakar.
Allah binlerce isim ve sıfat sahibidir. Bunların hepsi de sonsuz derecede güzel ve mükemmeldir. Kâinat yokken, bütün isimler ve sıfatlar birer gizli hazineydiler. Allah, bilinmek istedi, kâinatı yarattı, isimlerini tecelli ettirdi, varlıkları kendine ayna yaptı. Onlarda mukaddes şuurunu, ulvî güzelliklerini eşsiz ünvanlarını seyretti. O nezih müşahededen, insanlarınkine asla benzemiyen bir sürur ve memnuniyet duydu.
Sonra harikulâde eserlerini başkalarına da göstermek istedi. Sınırsız cemâl ve kemâlini onların gözüyle de görmeyi diledi. Bu sebeple şuurlu varlıkları yarattı, onlara akıl nimetini verdi. Kâinattaki harika işleri, mükemmel eserleri görerek, üstünde düşünerek yaratıcıyı tanımalarını istedi.
İdrak sahibi kulları içinde insanlara hususî bir önem verdi. Peygamberler ve kitaplar gönderdi. İsteklerini ve emirlerini bildirdi. Rehber tayin ettiği son peygambere “habibim” diye iltifat etti. Şuur sahiplerine, “Beni tanıyınız, nimetlerime şükrediniz,” diye emretti.
Felsefi Kavramlar-Ömer Sevinçgül-zafer yayınları-2001-Sayfa 122
--------------------------
VARLIK FELSEFESİNE MİTOLOJİK YAKLAŞIM.
En eski yazılı mitolojik kaynak olan Sümer kaynaklarınını varlık felsefesine yaklaşımı;
.1- Başlangıçta ilksel deniz vardı;(Tanrıça Nammu) kökeni veya doğuşu konusunda bir şey söylenmemektedir, Sümerler onu her zaman varmış gibi düşünmüş olabilirler.
.2- İlksel deniz gök ile yerin birliğinden oluşan kozmik dağı vûcuda getirdi.
.3- Tanrılar insan biçiminde kişileştirildiğinde, An(Gök) eril, Ki(yer) dişildi. Onların birleşmelerinden hava-tanrısı Enlil doğdu.
.4- Hava-tanrısı Enlil yerden göğü ayırdı ve babası An göğü ele geçirirken, Enlil annesi Ki’yi, yeri, ele geçirdi. Enlil ile annesi Ki’nin birleşmesi- tarihsel devirlerde Ninmah, “yüce kraliçe”; Ninhursag, “(kozmik) dağın kraliçesi”; Nintu, “doğurgan kraliçe” gibi çeşitli adlar verilen tanrıçayla özdeşleştirilmiş olabilir- evrenin düzenlenmesini, insanın yaratılışı ve uygarlığın kuruluşunu başlattı.(sayfa 83)
“Bundan sonra hava-tanrısı Enlil annesi yer-tanrıçası Ki ile birleşir. Bu birleşme ve su-tanrısı Enki’nin büyük yardımı sonucunda yeryüzünde bitkisel ve hayvansal yaşam yaratılır. Öte yandan insan, ilksel deniz, tanrıça Nammu, toprak ana, Ki ile özdeşleştirilebilecek tanrıça Ninmah ve su-tanrısı Enki’nin ortaklaşa çabalarının bir ürünü gibidir. Bu belirli bileşimin içeriği için-ve zamana ait az çok yüzeysel verilerle bunun ardında sağlam bir mantık bulunduğuna, sadece hoş bir fantezi olmadığına inanmak için her türlü neden vardır- bugün elimizde bulunan malzeme ve sınırlı anlayışımızdan bir sonuç çıkarmak güçtür.”(sayfa 141)
Kaynak; Sümer Mitolojisi-Samuel Noah Kramer- Kabalcı Yayınları-eylül 200- Sayfa 83
------------------
VARLIK FELSEFESİNE BİLİMSEL YAKLAŞIM;
Evrenin var oluşu, NASA’nın son açıklamasına göre 17.4 milyar yıl önce büyük patlamayla başladı.
Bundan öncesi konusunda fikir yürütülmüyor, başlangıç olarak büyük patlama(bing beng) alınıyor.
Dünyamızında güneşten kopan bir parça olduğu, 4.5 milyar yaşında olduğu tahmin ediliyor.
İlk tek hücreli canlı metabolizma ise 3.4 milyar yıl öncesine tarihlendiriliyor.
İnsana ait ilk izler için ise 2 milyon yıl öncesi tespiti yapılıyor.
---------------------
VARLIK FELSEFESİNE FELSEFİ YAKLAŞIM;
Felsefe, varlığı(varoluşu) bilmeden somut problemlere yaklaşamaz. Zaten problemler, gerçek ilişkilerin bütününden doğar, bunlarda insanlığın hedeflerine ayarlanacaksa, en ince noktalarına kadar incelenmiş ve anlaşılmış olmalıdırlar. Böylece, tüm teknik, doğa kanunlarının tam manasıyla bilinmesi üzerine kuruludur. Tıp biyoloji üzerine, politika tarih bilimi üzerine, Felsefede de bu değişik değildir, yalnız onun konusu, insanları ve onların dünyasını ve evreni de kapsayacak şekilde çok geniştir. Bu yüzden onda varolanın başlangıcı açıkça ve doğrudan görülemez, yine bu yüzden de varlık bilimi temeline dayanmadan kendi yoluna gidebileceği zannedilir.
Gerçekten, varlık hakkında bazı temel görüşleri olmaksızın, hiçbir felsefe ayakta duramaz. Bu, dünya görüşü, yönü ve çıkış noktasından bağımsız olarak geçerlidir. Varlığın açıklanmadan başlanması, bu meselede var olan görüşleri, olduğu gibi olmayıp, temel kabul etmenin kolaylığında yatar. Bunun, daha sonraları ne ölçüde belirleyici olacağı fark edilemez, hatta tahmin dahi edilemez. Bütün nesneleri, değişen özelliklerin ve ilişkilerin taşıyıcısı olarak anlayan, tabii dünya görüşü bile, varlıkbilimci bir ön yargıdır.
Ontolojide Yeni Yollar- Nıcolaı Hartmann-ilya yayınları-sayfa 9
“1. Varlığın var olup olmadığı problemi,
2. Varlık varsa, bunun ne olduğu problemi
Bu problemler iki karşıt düşünce akımını oluşturmuştur. Bu karşıt
akımlardan ilki hiçcilik (nihilizm), diğeri ise gerçekçilik (realizm) dir.”
Sayın TT’nin değindiği hiççilik ve gerçekçilik akımlarının açılımları şöyle yapılmış.
Varlık “Yoktur” Diyenler
------ Taoculuk
------ Nihilizm(Hiççilik)
Varlık “Vardır” Diyenler(Realizm,Gerçekçilik)
------ Varlık bir “oluş” tur diyenler.
------ Varlık bir “idea” dır diyenler.
------ Varlık bir “madde” dir diyenler.
------ Varlık hem “idea” hem “madde”dir diyenler.
------ Varlık bir “fenomen” dir diyenler.
------------------------
.A)-Varlık “Yoktur” diyenler.
------TAOCULUK;İlkçağda Çin düşünürü Lao Tse Tao’culuk anlayışı ile hiçciliği temsil
etmiştir. Bu felsefeye göre, insan varlığı açıklayamaz. Mutlak varlık
bir ilkedir, biçimi, maddesi yoktur, görünmez, işitilmez, elle tutulmaz
ve belirsizdir. Değişmez, ama, bütün değişmelerin nedenidir, her
şeyin kaynağı ve ereğidir. Buradan anlaşıldığı gibi, Tao varlık değil,
hiçliktir.
------ NİHİLİZM(HİÇÇİLİK); Bilgi kuramı bakımından hiççilik, tüm bilgisel hakikatleri ve değerleri
yok sayar. Bu bakımdan hiçci düşünür Nietzsche'dir.
Ona göre “ hiçcilik bizim bütün yüksek değerlerimizin sona erdiğini
düşünen mantıktır.” Bu kökten inkarcı tavrı ile Nietzsche, kendini
Avrupa’nın ilk ve en yetkin hiçcisi olarak tanımlar.
Varlık "yoktur" diyenler, Sayın TT’nin açıklamaları gibi.
.B)-Varlık “Vardır” diyenler.
------Varlık bir “oluş” tur diyenler. (Oluş Felsefesi-Olguculuk-POZİTİVİZM)
Sayın AsenaKumru’nun açıkladığı gibi oluşum(süreç) halinde olması, oluşumların ortaya çıkan sonuçları şeklindeki gibidir.
Varlık felsefesi ile ilgili Heraklitos'un diğer bir sözü...
"Hiçbir şey hareketsiz değildir; her şey akar; aynı ırmakta iki kez yıkanılamaz, çünkü ırmak ardarda gelen iki an içinde asla aynı ırmak değildir; bir andan ötekine değişmiştir; başka olmuştur."
------ Varlık bir “idea” dır diyenler.(İDEALİZM)
Platon; Asıl varlık idea’lardır. Herşeyin üzerinde de “iyi ideası” (Tanrı) yer alır.
Aristoteles; Asıl varlık “mutlak form” yani Tanrı’dır. İdea, maddenin formudur, form, maddeye şekil veren ve onu varlıklara dönüştüren güçtür. İdesiz(formsuz) madde ancak bir soyutlamadır.
Farabi; İlk varlık, ide “Tanrı” dır. Tanrı diğer tüm varlıkların temelidir. Tanrı saf akıldır, maddeden ve biçimden bağımsızdır.
Hegel; Tüm varlıkların temelinde “idea”, “akıl”, “Mutlak Ruh” (Geist) vardır. Mutlak ruhun görünür hale gelmesiyle nesnel varlıklar oluşur. İdea sürekli değişme ve gelişme halindedir. Doğa ve insan bu değişme ve gelişme sonucu ortaya çıkmıştır.
------ Varlık bir “madde” dir diyenler.(MATERYALİZM)
Var olan herşeyin ya madde ya da maddenin bir işlevi olduğunu kabul eden öğretidir.
Materyalizm ile İdealizm iki zıt varlık anlayışıdır.
------ Varlık hem “idea” hem de “madde” dir diyenler.(Dualizm, İkicilik)
Descartes; Ruh ve Madde iki ayrı uzlaşmaz tözdür. Madde, yer kaplar, düşünemez. Ruh, düşünür ancak yer kaplamaz. Varlık bu iki tözün toplamıdır.
------ Varlık bir “fenomen” dir. Fenomenoloji(Görüngübilim)
Husserl; Varlık Fenomendir.
Fenomen, İnsan bilincinin kavradığı şekliyle varlıktır.
.a- İnsan bilincinden bağımsız, onun dışında bir varlıktan(noumen) söz edilemez.
(noumen= varlık, fenomen= varlığın görüntüsü) Yani varlık duyularımızın ve bilincimizin algıladığı kadardır. Algıladığımızın dışında nasıl bir varlığın olduğunu yani noumen’in ne olduğunu bilemeyiz. Bilebileceğimiz varlığın görüntüleridir. Fenomenlerdir.
.b- Her fenomenin duyularla kavranamayan, soyut nitelikleri “öz”leri vardır.
“öz”= Zaman ve Mekan dışıdır, onu bilinç kavrar ve bilir.
-------------------------
Bu Felsefelerden Hareketle Tanrının Varlığına İlişkin Farklı Yaklaşımlar da şunlardır.
.1- Tanrının Varlığını Kabul Edenler;
. a-Teizm(Tanrıcılık): Tanrının varlığını ve onun evrenin yaratıcısı, koruyucusu ve egemeni olduğunu kabul eden öğretidir.
. b-Deizm(Yaradancılık): Evreni akılla açıklamaya çalışan aydınlanma çağının görüşüdür.
.c- Panteizm(Tümtanrıcılık): Tanrı ile evreni bir kılan, her şeyi Tanrı olarak gören dini ve felsefi bir öğretidir.
.2- Tanrının Varlığını Reddedenler;
Ateizm(Tanrıtanımazlık): Evreni, evrene dayanarak açıklayan, dolayısıyla Tanrının ya da doğaüstü bir gücün varlığını yadsıyan öğretidir.
.3- Tanrının Varlığının ya da Yokluğunun bilinemiyeceğini savunanlar.
Agnostisizm(Bilinemezcilik): Tanrıya ilişkin hiçbir bilgiye sahip olmadığımızı ve olamayacağımızı, dolayısıyla da varolup olmadığından da hiçbir zaman emin olamayacağımızı savunan düşünce.
Antikçağ Yunan felsefesinin ilk sorunları, ilk madde nedir?, evren nasıl oluşmuştur.
Bu varlık felsefesinin alanıdır, aynı zamanda da felsefenin başlangıcıdır.
Heraklitos(M,Ö 540-480) evreni akan bir süreç olarak değerlendirir. İlk madde de sudur der. Her şey sudan oluşmuştur ve akar sonucuna varır.”Her şey su gibi akmakta benim buna aklım şaşmakta “ deyişi de filozofa aittir.
Peşinden gelen filozoflardan ilk madde için ateş, hava ve benzerlerini söyleyenler olmuştur.
Sonuç olarak kainatın varlığının ilk çıkış ve oluş sebebini araştırmaya varlık felsefesi denir.
Varlık felsefesine mitolojik, dinsel, bilimsel ve felsefi olarak yaklaşılabilir.
VARLIK FELSEFESİNE DİNSEL YAKLAŞIM.
VARLIKLAR NİÇİN VAR?
Bu âlemin yaratılışında iki tür gaye ve hikmet var ki, biri Allaha, diğeri şuurlu varlıklara bakar.
Allah binlerce isim ve sıfat sahibidir. Bunların hepsi de sonsuz derecede güzel ve mükemmeldir. Kâinat yokken, bütün isimler ve sıfatlar birer gizli hazineydiler. Allah, bilinmek istedi, kâinatı yarattı, isimlerini tecelli ettirdi, varlıkları kendine ayna yaptı. Onlarda mukaddes şuurunu, ulvî güzelliklerini eşsiz ünvanlarını seyretti. O nezih müşahededen, insanlarınkine asla benzemiyen bir sürur ve memnuniyet duydu.
Sonra harikulâde eserlerini başkalarına da göstermek istedi. Sınırsız cemâl ve kemâlini onların gözüyle de görmeyi diledi. Bu sebeple şuurlu varlıkları yarattı, onlara akıl nimetini verdi. Kâinattaki harika işleri, mükemmel eserleri görerek, üstünde düşünerek yaratıcıyı tanımalarını istedi.
İdrak sahibi kulları içinde insanlara hususî bir önem verdi. Peygamberler ve kitaplar gönderdi. İsteklerini ve emirlerini bildirdi. Rehber tayin ettiği son peygambere “habibim” diye iltifat etti. Şuur sahiplerine, “Beni tanıyınız, nimetlerime şükrediniz,” diye emretti.
Felsefi Kavramlar-Ömer Sevinçgül-zafer yayınları-2001-Sayfa 122
--------------------------
VARLIK FELSEFESİNE MİTOLOJİK YAKLAŞIM.
En eski yazılı mitolojik kaynak olan Sümer kaynaklarınını varlık felsefesine yaklaşımı;
.1- Başlangıçta ilksel deniz vardı;(Tanrıça Nammu) kökeni veya doğuşu konusunda bir şey söylenmemektedir, Sümerler onu her zaman varmış gibi düşünmüş olabilirler.
.2- İlksel deniz gök ile yerin birliğinden oluşan kozmik dağı vûcuda getirdi.
.3- Tanrılar insan biçiminde kişileştirildiğinde, An(Gök) eril, Ki(yer) dişildi. Onların birleşmelerinden hava-tanrısı Enlil doğdu.
.4- Hava-tanrısı Enlil yerden göğü ayırdı ve babası An göğü ele geçirirken, Enlil annesi Ki’yi, yeri, ele geçirdi. Enlil ile annesi Ki’nin birleşmesi- tarihsel devirlerde Ninmah, “yüce kraliçe”; Ninhursag, “(kozmik) dağın kraliçesi”; Nintu, “doğurgan kraliçe” gibi çeşitli adlar verilen tanrıçayla özdeşleştirilmiş olabilir- evrenin düzenlenmesini, insanın yaratılışı ve uygarlığın kuruluşunu başlattı.(sayfa 83)
“Bundan sonra hava-tanrısı Enlil annesi yer-tanrıçası Ki ile birleşir. Bu birleşme ve su-tanrısı Enki’nin büyük yardımı sonucunda yeryüzünde bitkisel ve hayvansal yaşam yaratılır. Öte yandan insan, ilksel deniz, tanrıça Nammu, toprak ana, Ki ile özdeşleştirilebilecek tanrıça Ninmah ve su-tanrısı Enki’nin ortaklaşa çabalarının bir ürünü gibidir. Bu belirli bileşimin içeriği için-ve zamana ait az çok yüzeysel verilerle bunun ardında sağlam bir mantık bulunduğuna, sadece hoş bir fantezi olmadığına inanmak için her türlü neden vardır- bugün elimizde bulunan malzeme ve sınırlı anlayışımızdan bir sonuç çıkarmak güçtür.”(sayfa 141)
Kaynak; Sümer Mitolojisi-Samuel Noah Kramer- Kabalcı Yayınları-eylül 200- Sayfa 83
------------------
VARLIK FELSEFESİNE BİLİMSEL YAKLAŞIM;
Evrenin var oluşu, NASA’nın son açıklamasına göre 17.4 milyar yıl önce büyük patlamayla başladı.
Bundan öncesi konusunda fikir yürütülmüyor, başlangıç olarak büyük patlama(bing beng) alınıyor.
Dünyamızında güneşten kopan bir parça olduğu, 4.5 milyar yaşında olduğu tahmin ediliyor.
İlk tek hücreli canlı metabolizma ise 3.4 milyar yıl öncesine tarihlendiriliyor.
İnsana ait ilk izler için ise 2 milyon yıl öncesi tespiti yapılıyor.
---------------------
VARLIK FELSEFESİNE FELSEFİ YAKLAŞIM;
Felsefe, varlığı(varoluşu) bilmeden somut problemlere yaklaşamaz. Zaten problemler, gerçek ilişkilerin bütününden doğar, bunlarda insanlığın hedeflerine ayarlanacaksa, en ince noktalarına kadar incelenmiş ve anlaşılmış olmalıdırlar. Böylece, tüm teknik, doğa kanunlarının tam manasıyla bilinmesi üzerine kuruludur. Tıp biyoloji üzerine, politika tarih bilimi üzerine, Felsefede de bu değişik değildir, yalnız onun konusu, insanları ve onların dünyasını ve evreni de kapsayacak şekilde çok geniştir. Bu yüzden onda varolanın başlangıcı açıkça ve doğrudan görülemez, yine bu yüzden de varlık bilimi temeline dayanmadan kendi yoluna gidebileceği zannedilir.
Gerçekten, varlık hakkında bazı temel görüşleri olmaksızın, hiçbir felsefe ayakta duramaz. Bu, dünya görüşü, yönü ve çıkış noktasından bağımsız olarak geçerlidir. Varlığın açıklanmadan başlanması, bu meselede var olan görüşleri, olduğu gibi olmayıp, temel kabul etmenin kolaylığında yatar. Bunun, daha sonraları ne ölçüde belirleyici olacağı fark edilemez, hatta tahmin dahi edilemez. Bütün nesneleri, değişen özelliklerin ve ilişkilerin taşıyıcısı olarak anlayan, tabii dünya görüşü bile, varlıkbilimci bir ön yargıdır.
Ontolojide Yeni Yollar- Nıcolaı Hartmann-ilya yayınları-sayfa 9
“1. Varlığın var olup olmadığı problemi,
2. Varlık varsa, bunun ne olduğu problemi
Bu problemler iki karşıt düşünce akımını oluşturmuştur. Bu karşıt
akımlardan ilki hiçcilik (nihilizm), diğeri ise gerçekçilik (realizm) dir.”
Sayın TT’nin değindiği hiççilik ve gerçekçilik akımlarının açılımları şöyle yapılmış.
Varlık “Yoktur” Diyenler
------ Taoculuk
------ Nihilizm(Hiççilik)
Varlık “Vardır” Diyenler(Realizm,Gerçekçilik)
------ Varlık bir “oluş” tur diyenler.
------ Varlık bir “idea” dır diyenler.
------ Varlık bir “madde” dir diyenler.
------ Varlık hem “idea” hem “madde”dir diyenler.
------ Varlık bir “fenomen” dir diyenler.
------------------------
.A)-Varlık “Yoktur” diyenler.
------TAOCULUK;İlkçağda Çin düşünürü Lao Tse Tao’culuk anlayışı ile hiçciliği temsil
etmiştir. Bu felsefeye göre, insan varlığı açıklayamaz. Mutlak varlık
bir ilkedir, biçimi, maddesi yoktur, görünmez, işitilmez, elle tutulmaz
ve belirsizdir. Değişmez, ama, bütün değişmelerin nedenidir, her
şeyin kaynağı ve ereğidir. Buradan anlaşıldığı gibi, Tao varlık değil,
hiçliktir.
------ NİHİLİZM(HİÇÇİLİK); Bilgi kuramı bakımından hiççilik, tüm bilgisel hakikatleri ve değerleri
yok sayar. Bu bakımdan hiçci düşünür Nietzsche'dir.
Ona göre “ hiçcilik bizim bütün yüksek değerlerimizin sona erdiğini
düşünen mantıktır.” Bu kökten inkarcı tavrı ile Nietzsche, kendini
Avrupa’nın ilk ve en yetkin hiçcisi olarak tanımlar.
Varlık "yoktur" diyenler, Sayın TT’nin açıklamaları gibi.
.B)-Varlık “Vardır” diyenler.
------Varlık bir “oluş” tur diyenler. (Oluş Felsefesi-Olguculuk-POZİTİVİZM)
Sayın AsenaKumru’nun açıkladığı gibi oluşum(süreç) halinde olması, oluşumların ortaya çıkan sonuçları şeklindeki gibidir.
Varlık felsefesi ile ilgili Heraklitos'un diğer bir sözü...
"Hiçbir şey hareketsiz değildir; her şey akar; aynı ırmakta iki kez yıkanılamaz, çünkü ırmak ardarda gelen iki an içinde asla aynı ırmak değildir; bir andan ötekine değişmiştir; başka olmuştur."
------ Varlık bir “idea” dır diyenler.(İDEALİZM)
Platon; Asıl varlık idea’lardır. Herşeyin üzerinde de “iyi ideası” (Tanrı) yer alır.
Aristoteles; Asıl varlık “mutlak form” yani Tanrı’dır. İdea, maddenin formudur, form, maddeye şekil veren ve onu varlıklara dönüştüren güçtür. İdesiz(formsuz) madde ancak bir soyutlamadır.
Farabi; İlk varlık, ide “Tanrı” dır. Tanrı diğer tüm varlıkların temelidir. Tanrı saf akıldır, maddeden ve biçimden bağımsızdır.
Hegel; Tüm varlıkların temelinde “idea”, “akıl”, “Mutlak Ruh” (Geist) vardır. Mutlak ruhun görünür hale gelmesiyle nesnel varlıklar oluşur. İdea sürekli değişme ve gelişme halindedir. Doğa ve insan bu değişme ve gelişme sonucu ortaya çıkmıştır.
------ Varlık bir “madde” dir diyenler.(MATERYALİZM)
Var olan herşeyin ya madde ya da maddenin bir işlevi olduğunu kabul eden öğretidir.
Materyalizm ile İdealizm iki zıt varlık anlayışıdır.
------ Varlık hem “idea” hem de “madde” dir diyenler.(Dualizm, İkicilik)
Descartes; Ruh ve Madde iki ayrı uzlaşmaz tözdür. Madde, yer kaplar, düşünemez. Ruh, düşünür ancak yer kaplamaz. Varlık bu iki tözün toplamıdır.
------ Varlık bir “fenomen” dir. Fenomenoloji(Görüngübilim)
Husserl; Varlık Fenomendir.
Fenomen, İnsan bilincinin kavradığı şekliyle varlıktır.
.a- İnsan bilincinden bağımsız, onun dışında bir varlıktan(noumen) söz edilemez.
(noumen= varlık, fenomen= varlığın görüntüsü) Yani varlık duyularımızın ve bilincimizin algıladığı kadardır. Algıladığımızın dışında nasıl bir varlığın olduğunu yani noumen’in ne olduğunu bilemeyiz. Bilebileceğimiz varlığın görüntüleridir. Fenomenlerdir.
.b- Her fenomenin duyularla kavranamayan, soyut nitelikleri “öz”leri vardır.
“öz”= Zaman ve Mekan dışıdır, onu bilinç kavrar ve bilir.
-------------------------
Bu Felsefelerden Hareketle Tanrının Varlığına İlişkin Farklı Yaklaşımlar da şunlardır.
.1- Tanrının Varlığını Kabul Edenler;
. a-Teizm(Tanrıcılık): Tanrının varlığını ve onun evrenin yaratıcısı, koruyucusu ve egemeni olduğunu kabul eden öğretidir.
. b-Deizm(Yaradancılık): Evreni akılla açıklamaya çalışan aydınlanma çağının görüşüdür.
.c- Panteizm(Tümtanrıcılık): Tanrı ile evreni bir kılan, her şeyi Tanrı olarak gören dini ve felsefi bir öğretidir.
.2- Tanrının Varlığını Reddedenler;
Ateizm(Tanrıtanımazlık): Evreni, evrene dayanarak açıklayan, dolayısıyla Tanrının ya da doğaüstü bir gücün varlığını yadsıyan öğretidir.
.3- Tanrının Varlığının ya da Yokluğunun bilinemiyeceğini savunanlar.
Agnostisizm(Bilinemezcilik): Tanrıya ilişkin hiçbir bilgiye sahip olmadığımızı ve olamayacağımızı, dolayısıyla da varolup olmadığından da hiçbir zaman emin olamayacağımızı savunan düşünce.